Söyleyeceklerimizi her zaman kuru kuru anlatamayız tabi; bazen kahve, bazen de hikayelerle:)
Yönetici ve liderler için hikaye anlatıcılığı, günümüzde en kritik düzeyde sahip olunması gereken yetkinlik becerilerinin içerisine çoktan girdi bile.
Özellikle liderlik ve organizasyonel davranış alanlarında yapılan pek çok araştırmalar, etkili hikaye anlatıcılığının liderlerin etkisini ve başarısını önemli ölçüde artırabileceğini açıkça ortaya koyuyor.
Şirketlerde tüm düzeylerde ekiplere ve çalışanlara herhangi bir konuda anlatılmak istenen şeyi hikaye örgüsünde aktarmak en temel düzeyde şu konularda fayda sağlıyor:
- Karmaşık bilgileri basitleştirerek daha iyi anlaşılmasını sağlamak
- Samimi ve akılda kalıcı vizyon paylaşımında bulunmak
- Marka imajını güçlendirmek
- Çalışanlarda “anlam bulma” dürtüsünü destekleyerek çalışan bağlılığına olumlu etki yapmak
- Kurum kültürü dönüşümü süreçlerinde değişim yönetimini daha güçlü kılmak
Hikayeleştirmenin doğru kullanımıyla elde edilmesi muhtemel bu somut çıktılar ise, şirketlerde yöneticilerin zaman zaman;
- Yönetsel becerilerde eksik kalması,
- Reaktif yaklaşım sebebiyle büyük resmi çok net görememesi,
- Yüksek performanslı sürdürülebilir ekipler oluşturamaması gibi konularda yaşadığı sıkıntıları aşmak için de destek verebiliyor.
Hikaye anlatıcılığı metodolojileri, kritik pozisyonlardaki yöneticilerin, liderlerin harekete geçmesini, fikirlerini ortaya koyuş biçimlerini hızlandırmasını ve kurumda değişim yaratmasını sağlar. Bir CEO ile paydaşları arasında yeni fikirler üretmek ve işi geliştirmek için karşılıklı bilgi alışverişini kolaylaştırır. Ayrıca fikirleri baskı altında test etme, geri bildirim toplama ve içgörülere dayalı olarak stratejiyi geliştirme fırsatı yaratır. Hepsinden önemlisi ekiplere güçlü ve tutarlı bir mesajla arkasında toplanabilecekleri bir şey verir.
Günümüz dünyasında çalışanların yaptıkları iş ve hizmet ettikleri kurumun vizyonu arasında bağ kurma ihtiyaçları giderek artarken tepe yöneticilerinin aranılan bu anlamı bulma yolculuğunda çalışanıyla bir araya gelmesi, en tepeden en ön saflara kadar insanlar rollerinin tam olarak ne olduğunu ve kuruluşun daha geniş amacına nasıl uyduğunu anlatması çalışan gözünde çok kıymetli. Anlatılarını çok daha net anlamaları, çalışanların kendilerinin şirkete değer katmak için her gün yaptıklarını daha büyük motivasyonla yapmaya teşvik ediyor.
Mc Kinsey & Company’nin yaptığı bir araştırmaya göre, CEO’lar’ın hikayelerini anlatırken göz önünde bulundurmaları gereken temel faktörler şu şekilde özetlenmiş;
Hedef kitlesi : Anlatının sunulma şekli [tempo, açık sözlülüğün derinliği] hedef kitleye göre özelleştirilmelidir. Örneğin, bir CEO’nun alt kademe ekiplere ve dışarıdaki medyaya ve müşterilerine vermek istediği mesajların dili birbirinden farklı olabilmektedir.
Değişimin hızı : Bir CEO’dan rolünde evrimleştikçe beklenenler göz önüne alındığında, bu anlatının CEO yaşam döngüsünün çeşitli aşamalarında yenilenmesi gerekir. Yeni bir CEO en çok cesur bir yön belirlemeye odaklanabilirken, daha uzun süreli bir CEO’nun rehavet veya gelenekselcilikle mücadeleye veya şirketin orta ve uzun vadeli hedeflerine ulaşması için güncel ve geçerli bir vizyon ifade etmeye odaklanması gerekebilir. Bu, CEO’ların rollerinde hikayelerinin değerini zaman içinde katlamalarını sağlar.
Anlamı farkettirme : CEO’ların anlatılarına güçlü bir “neden” duygusu katmaları gerektiğidir. Bu, söyledikleri her ne ise onu şirketin amacına bağlamak anlamına gelir, böylece ayakları yere basar. İdeal olarak, CEO’lar bu anlatıya kendi kişisel amaçlarının bir kısmını da dahil etmelidir. Şirkete yönelik kişisel umut ve tutkularını paylaşabilirler. Bu, en iyi CEO’ların etkilemenin ilk adımının ötesine geçmelerini, hikayelerine çok fazla kişilik katarak izleyicilerinin zihniyetlerini yaşamalarını sağlar; bu da “neden” lerini sağlam bir şekilde kavramalarına bağlıdır.
Değer kültürü : İster müşteriler ister çalışanlar olsun, kişiler ne sattığınız kadar neyi savunduğunuzla da ilgilenirler. CEO’lar şirketi, değerlerini, ideallerini ve amacını güvenle temsil etmelidir. Bu da zaman zaman bölücü ve karmaşık olabilen konularda da samimi, gerçekçi ve güven tesis etmeye devam ederek konuşmak anlamına gelir.
Steve Jobs, Howard Schultz, Satya Nadella, Jeff Bezos, Richard Branson, hikaye anlatıcılığında ustalaşmış ve sergiledikleri yaklaşımlarla da şirketlerinin stratejik ilerlemesine üst düzey katkı sağlamış kabul edilen pek çok örnekten bazıları.. Bu kişiler geleneksel liderlik stillerinde hikayelerini en etkin biçimde anlatma ve kendilerinden sonraki nesillerin bile anlayacağı şekilde kurgulama konusunda her zaman güçlü isimler olarak anılacak gibi görünüyor.